40 İfade ile Anadiliniz Gibi İngilizce Konuşun

İyi derecede İngilizce konuşuyorsun, ama hala tipik yerel deyimler ve atasözleri hakkında bilgi sahibi değilsen bu makale tam sana göre. Sizin için İngilizce konuşurken, akıcılık kazandıracak günlük kelimeler ve ifadeleri sizin için derledik.

A rip-off / to get ripped off

Bu ifade dolandırılmak yada kazıklanmak anlamında kullanılır. Rolex marka saat satın aldınız ve size sahte saat satıldı bu gibi durumlarda bu ifade kullanılmaktadır.

“Oh no, I got ripped off!” "Ah hayır, dolandırıldım!"

I better...

Bu, "Yapmalıyım ..." demenin başka bir yolu.

“I better go buy food before the shop closes”.

Örneğin; "Dükkan kapanmadan önce gidip yiyecek alalım".

Can't make it

Bu ifade sadece “katılamaz” anlamına gelir.

“ I can’t make it to the football match. I’ve already made other plans”.

Örneğin; “Futbol maçına gelemiyorum. Ben zaten başka planlar yaptım ”.

Cheesy / corny

Bu ifade modası geçen yada kalitesiz anlamında kullanılır. Film, müzik, sohbet, yada orjinal olmayan durumları ifade etmeye yarar.

Chill / chill out

Rahatlamak, sakin kalmak, moralini bozmamak anlamlarında kullanılan bir deyimdir.

Karşınızdaki kişinin aşırı tepki verdiği durumlarımda bu ifade kullanılabilir.

“Hey! we should chill out together this weekend.”

Örneğin; “Bu haftasonu birlikte sakinleşmeliyiz.”

Coulda / shoulda / woulda

Kısacası "olabilir" / "olmalıdır" / "olurdu".

“Could i have a clean window.” “Temiz bir pencere olabilirdi.”

“He should have arrived already.” “O zaten varmış olmalı.”

“You would have told him the truth.” “Ona gerçeği söylerdin.”

Couldn't care less

Bir konuyu önemsememe durumunu ifade eder. Umrunda olmama anlamını taşır.

Örnek olarak;  “I couldn’t care less” “Umrumda değil”

Doesn't matter / don't mind / don't care

Farketmez, önemli değil anlamları için bu kalıplar kullanılabilir.

“Do you want to watch an action movie or a romantic movie? - Don’t mind.”

“Bir aksiyon yada romantik film izlemek ister misin? - Fark etmez.”

Don't worry about it /No worries / No problem

Bunlar, “Bir şey değil /You’re welcome” demenin resmi yollarıdır.

Down to earth

Bu kalıp, dramatik ya da kibirli olmayan, pratik ve gerçekçi kişiler için kullanılır.

“Thomas gerçekçi bir kişidir.” – “Thomas is a down to earth person.”

Dude / man

Bu ifade, genellik samimi erkek arkadaşlar için kullanılmaktadır.

Biraz kahve içelim mi, ahbap? - Are we gonna get some coffee, dude?

Dunno

Bu kalıp, günlük konuşma dilinde  “don’t know – bilmiyorum “ için kullanılan bir kısaltmadır.

“I dunno the answers to any of those questions.” “Bu sorulardan herhangi birinin cevaplarını bilmiyorum.”

Easy-going / laid back

Bu iki kalıp, rahat ve hoşgörülü insanları tanımlamak için kullanılır.

Thomas yumuşak başlıydı. - Thomas used to be easygoing.

Fair enough

Günlük konuşma dilinde, doğru, haklısın, makul gibi anlamları ifade eden bir kalıptır.

“ - I’m sorry I can’t come to your party, I have a really important exam the next day.”

“ - Oh that’s such a shame! But fair enough.”

“ - Üzgünüm partine gelemiyorum, ertesi gün çok önemli bir sınavım var.”

“ - Çok yazık! Ama haklısın.”

To be free

Genellikle bir şeyi yapmak için zamanın olduğu anlamına da gelir.

“Hi dude, are you free tomorrow? Want to play football?”

“Merhaba dostum, yarın boş musun? Futbol oynamak ister misin? ”

I get it

Bu ifade sadece “anladım” anlamına gelmektedir.

“I thought it was hilarious, but she didn't get it.” “Komik olduğunu düşünmüştüm ama anlamadı.”

Go ahead / Go for it

Bu kalıp, birine birşeyler yapması için izin verilirken kullanılan resmi olmayan bir kalıptır.

“- Go for it! You can win this!.” ” - Göreyim seni! Bunu kazanabilirsiniz!”

“- May I use your notebook? Sure go ahead.”  “- Sizin defterinizi kullanabilir miyim? Tabii, buyurun. 

Gonna / wanna / gotta

Bu kalıplar, “going to” “want to” ve “got to” ifadelerinin günlük konuşma dilinde kısa olarak kullanımlarıdır.

Gotcha

Bu kalıp, günlük konuşma dilinde “I understand – anladım yada I’ve got you – seni anladım “ demenin kısaltılmış olanıdır. Resmi olmayan bir ifadedir.

To grab...

Kelime anlamı “tutma” olsa da günlük konuşma dilinde bu kalıp, “al” anlamı taşır.

Örneğin; “- Let's go grab a cup of coffee.” “- Bir fincan kahve almaya gidelim. “

Hey / Hi / Hiya / Yo / What's up? / 'Sup / How's it going? / How you doing?

İngilizce konuşanlar nadiren “hello – merhaba” der. Günlük konuşma dilinde yukarıdaki kalıpları sıklıkla duymanız mümkündür. Soru kalıpları bile selamlaşma olarak kullanılır.

“- How’s it going?” “- Hey. What’s up?”
“- How’s it going. “- Good thanks. You?”

Hang on

Bu ifade sadece “bekle” anlamında kullanılır.

“-Mum, I’m going to hang out with my friends today”. “-Anne, bugün arkadaşlarımla takılacağım”.

To hang out

Bu, boş zamanlarınızda diğer insanlarla eğlenerek zaman geçirmek anlamına gelir.

How come?

“Nasıl yani?” “Nasıl olur? “ kalıpları için bu kalıp kullanılmaktadır. Çok kullanılan bir kalıptır.

“- How come you don't want to sleep?” “- Nasıl olur da uyumak istemezsin? “

“- How come you made such a mistake?”  “- Nasıl oldu da böyle bir hatayı yaptın? 

I'm afraid...

Kelime anlamı “korkmak” olmasına karşın bu ifade “ maalesef” “üzgünüm” “ korkarım ki” gibi anlamlarda kullanılır.

" - I'm afraid you're mistaken." "- Korkarım hata yapıyorsunuz.

It's up to you

Bu cümle kalıbını, bir grup içinde karar verdiğinizde ya da karşınızdaki kişilere kararı bıraktığınızda kullanabilirsiniz. “Size kalmış, siz bilirsiniz” anlamını taşır.

“- Shall we order Chinese or Indian food tonight?” “- It’s up to you”.

“- Bu akşam Çin veya Hint yemeği sipariş edelim mi?” Yanıt: “- Bu size kalmış”.

Long time, no see

Bu, uzun süre göremedikten sonra ilk kez gördüğünüzde (yani en azından birkaç hafta) birine söylediğiniz cümledir.

Make yourself at home

İnsanları evinizde ağırlarken ve kendilerini rahat hissettirmeye çalışırken kullanılan bir cümle.

May as well / might as well

Bu ifadeler, daha iyi bir seçenek görünmediğinde veya bir şey kaçınılmaz olarak görüldüğünde isteksizce bir şey yapmayı kabul etmek için kullanılır.

My bad

Bu ifade, “benim hatam” anlamını taşımaktadır.

Not my thing

Bir şeyin sevdiğiniz veya ilgilendiğiniz şey olmadığını ifade etmek için kullanılır.

No way!

Bu aynı zamanda süpriz bir ünlemdir, ancak tüm İngilizce konuşanlar arasında yaygındır. “Kesinlikle olmaz, hayatta olmaz, mümkünatı yok, katiyen vb” anlamları ifade eder.

Speak of the devil!

İnsanlar bir başkası hakkında konuştuğunda ve konuşulan kişi geldiğinde, konuşanlardan biri yeni gelen kişinin sadece konuşmasının konusu olduğunu ifade etmek için, bu kalıbı kullanabilir.

Take care / Take it easy

Bu ifadeler, “güle güle – kendine iyi bak” demenin dostça ama resmi olmayan halidir.

To be up for...

Boş zamanları planlarken, birşey yapmaya hazır olmak anlamında kullanılır.

“- Are you up for a trip to the library today? “- Bugün kütüphaneye bir gezi için hazır mısın?”

What are you up to?

Bu cümle sadece “Ne yapıyorsun?, Ne işler çeviriyorsun?” anlamına geliyor ve çoğunlukla gayri resmi durumlarda kullanılıyor.

Neler yapıyorsun? Sinemaya gitmek ister misin?

What do you do?

Bu, “Ne iş yapıyorsunuz?” anlamına gelen bir kısaltmadır. İngilizce konuşanlar sık ​​sık birisiyle ilk tanıştığında bu soruyu sorduğundan, bunu bilmek çok önemlidir.

Whatever

“Her neyse, herhangi bir, ne olursa olsun” anlamlarında sıklıkla kullanılan bir terimdir.

 “- I’m going to go to the park whatever the weather” “- Parka ne olursa olsun gideceğim”

Whatshisface / Whatsherface

Birinden bahsetmek istediğinizde ancak isimlerini hatırlayamadığınız durumlarda çok faydalı terimlerdir. Erkek ise, adının yerine “whathisface” kullanın ve kadınsa “whatsherface” kullanın.

"Yeah"

“Evet,  tamam” gibi kelimelerin günlük kullanım halidir.

“- Yeah, I'm going to take tomorrow off”. “- Evet, yarın izne çıkacağım."

“- Yeah, I'm interested.” “- Evet, ben ilgileniyorum."